FİNANSAL ÇÖKÜŞLERİN SEBEBİ;
(2)
Sermaye piyasaları deyince ilk akla gelen Menkul Kıymetler
işlemleridir.
Kimi iktisat tarihçileri ilk Para piyasalarının antik Roma
hatta antik Yunanda dahi var olduğunu söylerler.
Aslına bakarsanız Roma İmparatorluğu gerek işleyiş, gerekse
yönetim ve yönetişim anlamında ilk Küresel İmparatorluktu denilebilir. Hükmü
altındaki ülkelere başta mimari ve ticari olmak üzere bir çok alanda ciddi
katkılar yapmıştır.
Mesela bir dönem bugünkü Britanya topraklarında da hüküm
süren Roma İmparatorluğu sonraki yüzyıllarda modern ve birleşik bir
İngiltere’nin kurulmasına da öncülük etmiştir. Nitekim Britanya/Britannia
kelimesi de latinceden gelmektedir.
İlk menkul kıymet işlemleri tam olarak ne zaman başladı
bilinmiyor fakat zaman zaman parasız kalan devletlerin ilk çağlarda dahi tahvil
çıkararak zenginlerden borç aldığını biliyoruz.
Zaman içerisinde zengin toprak sahipleri ve tüccarlar
kendilerine borçlu olan devletlerden imtiyaz hakkı alarak, şirketlerinin hisse
senetlerini çıkarıp, bir tür ikincil piyasa oluşturup şirket hisselerini
satmışlardır. Biz buna menkul kıymetler borsalarının ilk hali diyebiliriz.
Öyle ki artık hepimizin bildiği şekliyle bugünkü şirketler
kendileri bir şahıs sayılıyorlar. Böylece şirketler kendi başlarına ortak ve
hissedarlarından bağımsız şekilde her türlü ticari işlemi yapıyor ve mal mülk
alıp satıyorlar.
Şirketlerin hisselerinin değeri o şirketin durumunu anlatan
bir göstergedir. Bir şirketin hisselerine yapılan yatırım çoğunlukla o şirkete
olan güveni gösterir.
Fakat kimi zaman da menkul kıymet işlemleri o şirketi
batırmak isteyen piyasa yapıcı ya da oyuncularının şirketin hisselerine değer
kazandırıp sonra da inişe geçmeleri için de kullanılır.
Bu tür işlemler tabii ki kanun dışı manipülatif işlemler
olarak biliniyor. Yine de bu kuralı by pass edecek bir çok ara işlem de
yapılabilmekte.
İlk deniz aşırı şirketlerin kurularak ikincil piyasa
oluşturmasından bu yana artık hemen her ülkede şirket hisselerinin alınıp
satıldığı menkul kıymet borsaları oluşmuş durumda. Bugün dünya borsalarındaki
şirket hisselerinin toplam değeri
80 trilyon $’ın üzerinde.
Gerçekte borsalarda işlem gören şirketlerin değeri bu kadar
mıdır tartışılır tabii ki.
Son iki yılda dünya borsaları %30’a yakın büyümüş durumda.
Eğer bu büyüme hormonal bir büyüme ise ki benim de aynı
görüşte olduğum bir kısım uzmanlar bu yönde düşünüyor, öyleyse şişirilen bu
balonun ne zaman patlatılacağı da bir soru işareti.
Ben dünyada ciddi bir ekonomik kapatma/karartma yaşanacağı
görüşündeyim. Zira tıkanan dünya ekonomisi yeni yeni finansal araçlar da üretse
paranın ve sermayenin kontrol edilebilirliği de kayboluyor.
Fikrimce 2019 ya da 2020’de yepyeni dijital bir dünya
sisteminin hakim olacağı ve herkesin her şeyinin kontrol edilebileceği distopik
bir yapı kurulmaya başlanacak.
Para Kapitalizmin beyni, borsalar kalbidir.
Faiz ise kalbi ve beyni besleyen kandır .
Tıpkı makro ekonomideki yükseliş ve alçalışlar gibi
borsalarda da aynı mantıkta işlemler yapılır.
Ülkelerin tahvillerine duyulan güven ya da güvensizlik
sonucu o tahvillere olan talebi etkileyerek fiyatlandırması gibi şirketlerin
hisselerine duyulan güven de fiyatlandırmanın temelini oluşturur.
Şirkete güven duyuluyor ve ileride daha da büyüyeceği düşünülüyorsa
hisselere duyulan talep artar hisseler de değer kazanır. Yok şirketin durumunun
iyi olmadığı düşünülüyorsa satış başlar ve fiyatlar düşer.
Yatırımcılar risk alma iştah/açlığından hareketle gittikçe
açgözlü davranır ve fiyatları şişirir. Bu bir balondur ve sonunda patlar. Çünkü
risk açlığı yerini korku ve paniğe bırakmıştır.
Piyasa yapıcılar her şeyi insanların bu aç gözlülüğü üzerine
bina ederler.
Borsalarda en tehlikeli yatırımcılar ’Serbest Yatırım
Fonlarıdır’. Bunlar çoğunlukla açığa alım satım denilen spekülatif işlemlerden
para kazanırlar.
Fon, İleride düşeceğini öngördüğü hisseyi bir nevi ödünç
alır; hisse fiyatı gerçekten düştüğünde ise düşük fiyattan hisse toplayıp
aldığı ödünç hisseleri geri verir (tabii ki komisyon vs ödeyerek) ve aradaki
farkı da cebine indirir.
İşte gerçek piyasa yapıcılar ve oyun kurucular da bu
fonlardır.
Her türlü numara yapabilirler. Üstelik kanunları da çoğu
zaman delmeden.
Bu fonlar türev piyasalar denilen vadeli işlem piyasalarının
da en büyük oyuncularıdır.
Risk büyüktür, büyük risk büyük kazanç getirir.
Büyük risk iştahı borsaları şişirir.
Bu fonlar sürekli spekülatif oynarlar. Spekülasyonların
realize olması için de her şeyi yapabilirler. Şirketler ve ülkelere borç verir
ya da verdirirler. Rating/Derecelendirme şirketlerini dahi kullanırlar.
Tekstil piyasalarını domine eder pamuk üretiminden
başlayarak nihayi üretim olan bir kazağın fiyatını garantileyebilirler. Pamuk
rekoltesi düşse de, pamuk fiyatları yükselse de onlar kazanır.
Spekülatör fonlar olarak da bilinen bu fonlar kendi
risklerini de ürettikleri farklı finansal araçlar yoluyla dağıtır, risklerini
sigortalayarak yine en çok onlar kazanır.
Mesela George SOROS
en önemli spekülatörlerden biridir.
1992 yılında Soros İngiliz poundunun düşeceğine dair
spekülatif para hareketleriyle bir günde İngiliz poundunu yerlere sermiş ve
yalnızca iki iş gününde 1 milyar dolardan fazla para kazanmıştır.
2011 yılında yine Kara Pazartesi diye adlandırılan dünya borsalarındaki
çöküşte Soros’un 10 milyar dolardan fazla para kazandığı söylenir.
S&P’nin ABD’nin kredi notunu düşürmesiyle başlayan krizde Çin borsasında büyük satış gerçekleşmiş ve dünya borsaları bir kaç günde yaklaşık 2 trilyon dolar erimiştir.